Güncel
Lavrov, lafı Afrin üzerinden getirerek Ankara’ya Bizimle misin, 'ABD ile mi' diye sormak istemiş olabilir mi?
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Esad'ın kimyasal silah kullanmasıyla artan tansiyon karşısında Türkiye'nin takınacağı tavrı köşesine taşıdı.
Bu hafta odak noktamızda yine Suriye var.
Yazarken uygun tabir bulmakta zorlandığımız, kuru bir yazıyla tarif etme çabası içinde olmaktan utanç duyduÄŸumuz yeni bir trajedi yaÅŸandı Suriye’de.
Küçücük bedenlerin sudan çıkan balıklar gibi çırpına çırpına can verdiÄŸi, bir taraftan da etrafa “Bana bu yapılan nedir” bakışı fırlattıkları, zulmün, zorbalığın son raddesini temsil eden, insana “Ä°yi ki cehennem var” dedirten görüntüler…
O yüzden eÄŸer bugünlerde Suriye’ye bir füze düşecekse, o füzenin doÄŸrudan BeÅŸar Esad’ın tepesine inmesini gönlümden geçiriyorum.
Dün, Meclis koridorlarında Hükümet Sözcüsü Bekir BozdaÄŸ’la karşılaşınca, aklımdan geçen bütün soruları arka arkaya sormaya baÅŸladım.
BozdaÄŸ, Duma’daki kimyasal saldırı için, “Emareler rejimi gösteriyor” dedi.
“Yok eÄŸer biz yapmadık diyorlarsa, ne yapılacağı belli. O bölgeyi denetime açsınlar. BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in bu konularda çalışan uzmanları var. Giderler, neyin ne olduÄŸunu tespit ederler” diye devam etti.
7 yıllık Suriye politikasını daha fazla insanın ölmesi, daha fazla insanın mülteci durumuna düşmesi, daha fazla ÅŸehrin yıkılması, Ä°srail’in yüksek menfaatleri için Suriye halkının bütünüyle mecalsiz kalması üzerine inÅŸa eden ABD yönetimi, bu son saldırı üzerine rejime dönük müdahale hazırlıkları yapıyor.
ABD’NÄ°N GERÇEK NÄ°YETÄ°NÄ° NE KADAR BÄ°LÄ°YORUZ?
Trump, önceki gün “Bedel ödeyeceksin, hayvan Esad” diyerek söze girdi.
Üslubun tonuna bakınca, ciddi bir harekat yapılacak izlenimi veriyor.
Ama bu üsluba daha önceki kimyasal saldırılar sonrasında da tanık olmuştuk.
2013 yazında, 1300 Suriyeli böyle bir saldırı sonrası can verdiğinde, gemileri yaktı diye düşünülen Obama, artık hangi telkinlere teslim oldu idiyse, son dakikada bu işten vaz geçti.
Hatırlayalım, Geçen yıl tam da bu vakitler, yine bir kimyasal saldırı sonrası Trump’ın emriyle Suriye’deki bir hava üssü, ABD’ye ait bir gemiden fırlatılan 59 adet Tomahawk füzesiyle vurulmuÅŸtu.
Peki sonra ne oldu?
Esad gitti mi?
Kimyasal saldırıların sonu geldi mi?
Hayır, bunların hiçbiri olmadı.
Peki ÅŸimdi “Hayvan Esad” diyen Trump, bu hayvanı yine yaralı halde mi bırakacak, yoksa Åžam’da bir rejim deÄŸiÅŸikliÄŸini saÄŸlayacak düzeyde bir operasyon mu yapacak?
Bilmiyoruz.
Anladığım kadarıyla, Ankara’nın bu süreçle ilgili tutumu da ‘Şüpheci pozisyonu koruma’ biçiminde ÅŸekillenmiÅŸ durumda.
Dün Bekir BozdaÄŸ’la konuÅŸurken bir nevi ters köşe yapıp, “Peki sizce Amerika ne yapmak istiyor” diye o bize sordu.
Belki de, hükümet sözcüsü sıfatını taşıdığından dolayı, “ABD’nin niyeti konusunda şüphelerimiz var” demek istemediÄŸi için, soru kipi kullanmayı tercih etmiÅŸti.
Olabilir.
Grup toplantısı bittikten sonra muhabir arkadaÅŸlarımızın sorularını yanıtlayan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, kendisine ABD’nin muhtemel operasyonu iki kere sorulunca, iki kere “Ä°zliyoruz” demekle yetindi.
Bu izliyoruz ifadesini “GöreceÄŸiz ama kuÅŸkularımız var” biçiminde okumak yanlış mı olur?
Sanmıyorum.
LAVROV NEDEN AFRÄ°N DEDÄ°
İşin içinde bir de Rusya var tabi.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, önceki gün Afrin konusunda sürpriz bir açıklama yaptı.
Kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “ErdoÄŸan, Türkiye’nin Afrin’i iÅŸgal etmek istediÄŸini hiçbir zaman söylemedi. Rusya Türkiye’den bölgenin kontrolünü Suriye hükümetine vermesini bekliyor” diyen bir beyanat.
Peki bu beyanatı, Rusların genel yaklaşımı olarak mı görmek gerekir, yoksa zaman ayarlı bir uyarı hamlesi olarak mı?
Lavrov, lafı Afrin üzerinden getirerek Ankara’ya “Bizimle misin, ABD ile mi” diye sormak istemiÅŸ olabilir mi?
Aklımıza gelen ama cevabını bilmediğimiz bir soru.
Ankara, Suriye konusunda son bir buçuk yıldır ABD/Rusya dengesini başarılı bir pozisyon alarak yönetmesini bildi.
Hem Moskova ile hem Washington ile kanalları açık tutarak kendi çıkarlarını maksimum düzeyde kollayabildi.
Ama bu süreç, Ankara açısından yeni bir zorlu sınav gerektirebilir.
Bir tarafta 5 yıldır Suriye politikasının bir ayağını Türkiye’ye kaybettirmek üzere inÅŸa eden bir ABD var, öbür tarafta merhametsizliÄŸi test edilip onaylanmış, bununla birlikte sahada ve masada iÅŸbirliÄŸi yapılarak mesafe kat edilebilmiÅŸ bir Rusya.
Ankara bu denklemde ne yapabilir?
Henüz yorum yapılmamış.